Vücudun Antioksidan Savunma Sistemi
Dünyamızdaki hayat tamamen oksijen varlığına dayalıdır. Bizler yiyecek ve su yokluğunda günlerce yaşayabiliriz ancak oksijen yokluğunda yaşam dakikalar içinde sona erer. Vücudumuz oksijeni yiyecekler gibi depo edemediği için yaşadığımız sürece oksijen almak zorundayız. İlginçtir ki oksijen bu kadar hayati iken, aynı zamanda hastalıklara ve yaşlanmaya neden olan okside edici (zararlı) oksijen radikallerinin oluşmasına da neden olur. Bu nedenle bilim insanları oksijeni “hayati zehir” olarak tanımlarlar. Oksijensiz yapamayız ancak oksijenden üretilen radikallerinden zararlarından da korunmak zorundayız. Bu nedenle vücudumuzda bu radikalleri temizleyen (zararsız hale getiren) bir “anti-oksidan” savunma sistemi vardır. Ozon tedavisi bu koruyucu sistemi güçlü bir şekilde destekleyerek, hem dokuların oksijen kullanma miktarlarını artırmakta hem de ortaya çıkan zararlı oksijen radikallerinin zararsız hale getirilmesine büyük katkıda bulunur. Ozon tedavisi ile ilgili yıllardır çalışıyoruz. İyi uygulanır, hasta seçiminde dikkatli olunursa ozon tedavisi pekçok hastalıkta yardımcı bir tedavi yöntemi olarak yüz güldürücü sonuçlar verecektir.
Özellikle damardan kişinin kendi kanı kullanılarak yapılan uygulamalarda kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda arındırıcı özelliğiyle zararlı bakteri ve virüslere karşı da koruma sağlayarak bağışıklık sistemini regüle eder. Ozon tedavisinin bu yönü özellikle bünyesi zayıf olup kış aylarında ve mevsim geçişlerinde grip, nezle, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkları sık sık yaşayanlar için faydalıdır. Eklem ve kaslara uygulanan ozon bu bölgelerin gevşemesini sağlayarak ağrıların azalmasına ve rahatlamaya yol açacaktır. Özellikle bel fitiklari, kas kireçlenmesi ve eklem kasılmalarının rahatlatılmasında bu yöntem kullanılabilir.
Ozon üç oksijen atomundan oluşan gaz halinde bir moleküldür. Oksijen molekülünün (O2) kararlı haline karşın, ozon (O3), kararsız bir moleküldür. Ozon gazını Alman kimyacı Christian Friedrich Schönbein 1839 yılında keşfetmiştir. Keşfinden sonraki ilk yıllarda dezenfeksiyon amacıyla kullanılmıştır. 1860 yılında Monako şehrinin su arıtma tesislerinde dezenfeksiyon amacıyla ozon kullanılmaya başlanmıştır. Ozonun bu dezenfekte edici etkisi güçlü okside edici özelliğinden kaynaklanmaktadır. Sadece virüs ve bakterileri öldürmekle kalmaz tüm mikroorganizmalar ve toksinlerini de okside edebilir.
Ozon oda sıcaklığında renksiz, karakteristik kokusu olan bir gazdır (fırtınalı havalardan sonra, yüksek yerlerde veya deniz kıyısında hissedilir). İsmi Yunanca “koklamak” manasına gelen ozein’den gelir. Çok güçlü okside ve etkili dezenfekte etme özelliği sayesinde, halen dünya çapında içme suyu sağlayan arıtma tesislerinde yaygın olarak kullanılır.
Şişmanlık, hipertansiyon, tip 2 şeker hastalığı ve metabolik sendrom gibi uzun süreli hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalıkta antioksidan savunma sistemi zayıflamıştır. Ozon tedavisi bu sistemi güçlendirerek zararlı oksijen radikallerinin etkilerini bertaraf etmeye yardımcı olur.
Major otohematerapi kisinin kendi kanının ozonlanması ve yine aynı kişiye geri verilmesi işlemidir. Bunun yanında minor otohematerapi kişinin bir miktar kanının ozonlanıp kalçadan kas içine verilmesi işlemi de başta allerjik hastalıklar olmak üzere önemli bir uygulama yöntemidir. Bunun yanında ozon lipoliz, bölgesel uygulamalar, ozonlu saç PRP’si, cilt ve cilt altı uygulamaları da ozonun kullanım alanları arasındadır. Ozonlu yağlar ve kremler son dönemde çok meşhur olmakla birlikte genelde kalitesiz yağlarla yapılmakta ve ozonlama yanlış hesaplanmaktadır. Lütfen ürünleri kullanmadan önce hekiminize danışınız.
Hastalıkların oluşum mekanizması içinde en önemlilerinden birisi dokuların yeterli oksijenlenmemesi, biriken toksik materyallerin ortamdan uzaklaştırılamaması olarak belirtilmektedir. Bu faktörler zaman içinde önce hücrelerin sonra dokuların en sonunda da organların bozulmasına neden olur. Organ bozuklukları da tabii ki sistemin bozulmasına yol açacaktır. Ozon tedavisi daha hastalıkların oluşum mekanizmasının başındaki basamakta etki ederek hem hastalıkların tedavisinde hem de önlenmesinde kendine yer bulmuş bir tedavi yöntemidir. Bu anlamda hem koruyucu hekimlikte hem de tedavi edici hekimlikte yeri olduğu düşünülmektedir.
Ozon gazının elde edilmesi ve kullanılması
Ozon gazı oksijenden jeneratörler aracılığı ile elde edilir. Oksidan bir gaz olması nedeniyle solunması toksik olan ozon gazı uygulamalarında önemli olan dozun uygun ayarlanmasıdır. Doz ayarlaması sayesinde antioksidan, dezenfektan, bağışıklık arttırıcı veya baskılayıcı, dolaşımı arttırıcı gibi pek çok amaçla kullanılma imkanı vardır.
Ozon tedavide dikkat edilecek önemli noktalardan birincisi doz ayarlaması ise ikincisi de kullanılan malzemedir. Ozon gazı sadece paslanmaz çelik, payreks cam, polietilen, polipropilen ve teflon malzeme kullanılarak uygulanabilir. PVC veya DEHP içeren malzemelerin kullanımında oldukça zehirli maddeler açığa çıkarak hormonal bozukluk, aşırı kan hücresi yıkımı hatta kansere yol açan sonuçlar doğurabilir. Bunun yanı sıra uygulama sırasında steriliteye ve antisepsiye çok dikkat edilmesi, uygun steril filtrelerin kullanılması çok önemlidir.
Ozon tedavisinin uygulama şekilleri
Major Ozonlama: En yaygın kullanım yöntemdir. Bu yöntemde hastadan alınan 100-200 ml kan, dozu ayarlanmış ozonla karıştırılır ve tekrar hastaya damar yolundan verilir.
Minor Ozonlama: Hastadan alınan 2–5 ml kan, ayarlanmış doz ozonla karıştırılarak hastaya kas içine enjekte edilir.
Vücut Boşluklarına Ozon Uygulama: Rektal veya vajinal yoldan veya kulak yoluna püskürtme yöntemi ile ozonlama yapılır.
Eklem içine ve kaslara ozon uygulama: Kas iskelet sistemi ile ilgili hastalıklarda ağrı ve inflamasyon kontrolü için eklem içine, tendon, ligaman, kas gibi yumuşak dokulara uygun doz ve yöntemle enjeksiyon yapılmasıdır.
Ozon tedavisinin kullanıldığı hastalıklar
Ozon tedavisi endikasyonları Madrid deklarasyonuna göre 2 ana başlık altında özetlenebilir:
Ozon tedavisi ile başarı elde edilen hastalıklar
Fistül ve abseler, enfekte yaralar, yatak yaraları, kronik ülserler, diyabetik ayak yaraları ve yanıklar
İlerlemiş iskemik (kan dolaşımı yetersizliği) hastalıklar (Burger, iskemik kalp hastalığı)
Lomber ve servikal diskal herni (bel ve boyun fıtıkları)
Yaşa bağlı maküler dejenerasyon (kuru tip)
Bölgesel kireçlenme
Kronik yorgunluk sendromu ve fibromiyalji
Çocuklarda diş kökü çürükleri
Ağızda tekrarlayıcı veya daimi enfeksiyonlar
Bartolin absesi veya vaginal kandidiazis
Vaskülitler (Reynoud, Behçet, FMF)
Antibiyotik ve kimyasallara dirençli enfeksiyonlar (hepatit, HIV, herpes, zona, papillomavirus, kandida enfeksiyonları
Modern tedaviye destek olarak kullanıldığında başarının arttığı hastalıklar
Kemoterapi ve radyoterapi ile beraber
Ototimmun hastalıklar (multible skleroz, romatoid artrit, ankilozan spondilit, crohn hastalığı, ülseratif kolit, erken dönem Parkinson)
Pulmoner hastalıklar (Astım, KOAH, pulmoner fibroz)
Cilt hastalıkları (psöriasis, atopik dermatit)
Ozon tedavisinin yapılmaması gereken durumlar:
Kesin olarak yapılmaması gereken durumlar:
Favizm (bakla zehirlenmesi, Glukoz 6-fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği)
Kontrolsüz hipertiroidi (zehirli guatr)
Lösemi
Dikkatli uygulanması gereken durumlar
Akut kanamalı hastalıklar (kalp krizi ve kanamaya bağlı inmede 3 hafta yapılmaz)
Gebelik (özellikle ilk 3 ay)
Kanama bozukluğu
Kontrol altına alınamayan kardiyovasküler hastalık varlığı
Antioksidan kapasitesi azalmış hastalar
Organ nakli yapılan hastalar
Ozon tedavisinin süresi
Normalde 15-20 seans arasında haftada 1 veya 2 kez uygulama yapılır. Ancak hastaya göre her gün de yapılabilir. Hastanın iyileşmesi 5. İle 10. Seanslar arasında olduğu kabul edilir ve 12. Seanstan sonra antioksidan savunma mekanizmasının harekete geçtiği düşünülür.
Ozon tedavisi ile etkileşen ilaçlar
Vitamin C, glutamat gibi antioksidan tedavi alanlar ozon tedavisi ile aynı anda bu ilaçları almamalı arada en az 4 saat olmalıdır.
Şeker hastalığı olup insülin veya ağızdan kan şekerini düşüren ilaç kullanan hastaların da kan şekerini düzen li takip etmeleri, ozon tedavisinden 4 saat önce veya 4 saat sonra almalarının uygun olduğu düşünülmektedir.
Yine tansiyon düşürücü ilaç kullanan hastaların da ozon tedavisinde 4 saat önce veya 4 saat sonra ilaçlarını kullanmaları önerilir.
Kan sulandırıcı kullanan hastalar mutlaka hekimini bu konuda bilgilendirmelidir.
Ozon Tedavisinin kullanıldığı klinik durumlara örnekler
Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi nedeniyle romatoid artrit gibi iltihaplı eklem hastalıklarında, ankilozan spondilitte oldukça sık kullanılır. Özellikle ankilozan spondilitle beraber barsak enflasyonu olan hastalarda oldukça faydalı olduğu bildirilmektedir.
Damar dolaşım bozukluklarının giderilmesi ve yine dolaşım bozukluklarına bağlı yaralarda doku oksijenlenmesini arttırması sayesinde önemli faydalar sağlar. Benzer şekilde şeker hastalığına bağlı iyileşmeyen yaralar ozon tedavisinin alanı içindedir.
Yarattığı oksijenlenme artışı, dolaşımın kolaylaşması, vücuttaki oksidan maddelerin atılımını sağlaması nedeniyle fibromiyaljinin kontrolü, kronik yorgunluk sendromunda faydası kanıtlanmış bir tedavidir Hem ağrının, hem yorgunluğu giderilmesi hem de uykunun düzenlenmesini, sağlar.
Kas iskelet sistemi problemlerinde; bel/boyun fıtıklarında ağrının azaltılması, omuz, diz gibi eklem hastalıklarının tedavisinde (kireçlenmeler gibi) hem kanın ozonlanması hem de eklem içine ve etrafına yapılan ozon tedavisi uygulamaları uzun süreli faydalar sağlamaktadır.
Antioksidan kapasiteyi arttırması nedeniyle migren ve baş ağrıları da kullanım alanları içindedir. Özellikle akupunktur ile kombine edilen ozon tedavisi oldukça iyi sonuçlar verir.
Hastalıkların yanı sıra sağlıklı yaşam ve antiaging uygulamalarında beslenme düzenlenmesi, egzersizin yanı sıra düzenli uygulanan ozon tedavisi gözle görülür bir fark yaratır. Hem kişinin kendini daha iyi hissetmesini sağlar hem de hastalıkların oluşmasının önüne geçer. Örneğin mevsimsel değişikliklerden fazla etkilenen özellikle de mevsim değişikliklerinde alerjik özellikler gösteren hastalarda hem koruyucu, hem allerjiyi giderici hem de yeni mevsime uyum sağlamayı arttırması açısından aslında oldukça pratik bir tedavi şekli olarak karşımıza çıkmaktadır.
Özellikle damardan kişinin kendi kanı kullanılarak yapılan uygulamalarda kalp ve damar hastalıklarının tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda arındırıcı özelliğiyle zararlı bakteri ve virüslere karşı da koruma sağlayarak bağışıklık sistemini güçlendirir. Ozon tedavisinin bu yönü özellikle bünyesi zayıf olup kış aylarında ve mevsim geçişlerinde grip, nezle, soğuk algınlığı gibi rahatsızlıkları sık sık yaşayanlar için faydalıdır. Eklem ve kasalara uygulanan ozon bu bölgelerin gevşemesini sağlayarak ağrıların azalmasına ve rahatlamaya yol açacaktır. Özellikle kas kireçlenmesi ve eklem kasılmalarının rahatlatılmasında bu yöntem kullanılabilir.
Ozon tedavisinin anti aging çerçevesinde kullanımı aslında doğrudan yukarıda bahsettiğimiz faydalarıyla ilgilidir. Damardan enjeksiyonla ya da torbalama yoluyla vücuda verilen ozonlu oksijen damar tıkanıklarını giderip kanı temizler, bakteri ve virüslere karşı koruma sağlar. Bu sayede temiz kan vücutta daha kolay ve hızlı biçimde dolaşır. Bu da temiz kandan daha fazla beslenen vücudun sıkılaşıp gençleşmesine, daha dinç ve sağlıklı bir görünüme kavuşmasına neden olur. Cildin sertleşen bölgeleri yumuşayarak daha sağlıklı hale gelir. Üstelik ozon tedavisi sırasında uygulanan gaz kişinin kendini daha zinde ve enerjik hissetmesini sağlayarak yorgunluk, bitkinlik, halsizlik gibi sorunlar üzerinde de etkili olur.
Ozonun beyin işlevleri üzerinde de etkisi büyüktür. Ozon gazıyla yapılan tedaviler beynin hormon üretimini dengeleyerek kimi hafıza problemlerinin giderilmesine yardımcı olur. Psikopatolojik sebeplerden kaynaklanan klinik unutkanlıklarda çözüm olmasa da yaşlılık ya da yorgunluk, stres gibi nedenlerle ortaya çıkan unutkanlığın giderilmesinde etkilidir. Üstelik ozon terapi yöntemi bu özelliğiyle stresli dönemlerde rahatlayıp gevşemede ve depresyonun yardımcı tedavisinde de kullanılabilir. Elbette depresyon gibi ciddi bir problemi olan kişinin çözümü önce uzman bir doktorda araması ve doktorun önerdiği tedaviyi tam anlamıyla uygularken bu tarz yöntemlere destekleyici birer seçenek olarak başvurması gerekmektedir.
İnternette kısa bir araştırma yaptığınızda ozon tedavisinin adının sık sık zayıflama yöntemleriyle birlikte anıldığını görürsünüz. Ancak ozon terapisi direkt olarak kişiyi zayıflatmamaktadır. Yalnızca ozonla yapılan uygulamaların herhangi bir inceltici etkisi de kanıtlanamamıştır. Ancak sağlıklı bir beslenme ve spor programının yanında gerekliyse uygulanan başka yöntemlerle birlikte ozon da destekleyici ve yardımcı bir seçenek olarak tercih edilebilir. Ozon terapisinin damarları temizleme, cildi sıkılaştırma gibi pek çok etkisi zayıflamaya yardımcı olduğu gibi verilen kiloların vücut hatlarına yansıması sürecini de hızlandıracaktır. Ancak belirttiğimiz gibi bu tedaviyi başlıca bir zayıflama yöntemi olarak görmemek ve ozon yöntemiyle görülebilir zayıflama vaat eden merkezlerden uzak durmak gerekir. Eğer ozon terapisini zayıflamaya yardımcı bir yöntem olarak deneyecekseniz sizin için en uygunu ozon sauna uygulamasıdır.